BVLGARI’NİN ALTIN ÇAĞI
Goldea; parfüm ve mücevherat ustasının hayallerinden süzülen, dünya tarihi ve onun hazineleriyle
beslenmiş istisnai kokuların dünyasına bir seyahat davetiyesidir.
Goldea, evrensel bir metafor olmasına rağmen yakın Altın Çağı her açıdan tekrar gözden
geçirmiştir ve bize birkaç hikaye anlatır:
Bulgari, simyacı-kuyumcunun çalıştığı sarı altını 130 yılı aşkın süredir her formda kullanarak
yüceltmiş, klasik miras ve modernliği birleştirerek tutkulu bir sonuç doğurmuştur. Tasarımcı
sembolik kadınları sever, kokuda ve mücevherde onlar için değerli hikayeler yaratmak için
onların en derin varoluşunu araştırmaktan asla vazgeçmemiştir.
Yüzyıldan uzun süren bir ‘aşk ilişkisi’ Hollywood, Cinecitta ve Cannes arasında altmışlı altın yıllar
esnasında belirginleşmiştir. Tanrıçaların ve divaların her zaman altına ve yılana karşı olan tutkulu
ilişkilerinin yanı sıra, bir diğer tılsım ise Bulgari’nin şiirsel madenleri, taşları ve kokularıdır.
Bu ilahi Dea – latince Tanrıça demek- gücünü sonsuz güzelliğinden ve sembolik çekiciliğinden
alır. Bulgari stilinin manifestosu Goldea; çığır açan floral-oryantal kokuların güneşin ısıttığı cildin
kadifemsi kucaklaması, ışığı yakalaması ve yansıtması hisleriyle meydana gelir. Aynı zamanda
2000 yıldan fazla süredir sinema, edebiyat ve tarihteki duygusallığın,altının ve ışığın yegane
sembolüne, Kleopatra’ya, hürmettir.